Sakyatan'da bir pilav sonrası çay sohbetinde konuşulanlara kulak verelim bakalım...

Sakyatan'da Bir Pilav Sonrası... [Ses]


Sakyatan'da bir pilav sonrası çay sohbetinde konuşulanlara kulak verelim bakalım...

Biz Şatır'lıyız... Köye (mahalle oldu) devamlı gidip gelmesek de iyi-kötü günlerde bir vesileyle köye gider burnumuzun yelini alırız.

Yakın köyler bildiğiniz gibi kız alma, verme durumlarından dolayı iletişim halindedirler.Bizim de Sakyatan'da tanıdıklarımız, hısımlarımız var.

Sakyata'dan gelen bir düğün (pilav) davetiyle sabah erkenden yola koyulduk (Temmuz/2012).

Pilav köyün hemen girişinde.Düğün sahibi cömert; ana yola (adana yolu) yazı asmış "düğünümüze buyurun" diye, tanıdık tanımadık pilava geliyor. Bereketi ile...

Odun ateşi kokusuyla özdeşmiş pilav kokusu, miss...

"Siz şehirden geldiniz, size iyi bakmamız lazım, var mı isteğiniz?" - Yok.Daha ne olsun...

Hava sıcak.Yemekten kalkanlar için çadırlar kurulmuş, çay kaynar, kazanlara buz atılmış soğuk sular hazır...

Orada bi halka oluşmuş, -Selamunaleykum ağalar -Aleykümselaam , (Büyüklerin elleri öpülür).

Eskiler anlatmaya başlar...

Youtube'da Dinlemek İsterseniz

Eskiden Pilavlara tüm et konulduğunu duymuştum ama Konya'dan İzmir'e koyun sürmek, baya şaşırttı hani.Hayali bile zor görüküyor...
*halit ne güleen? :)
Yazar: Halid ŞEN

0 yorum :